Hadi Tanışalım demişler ilkönce tanışalım ve sonra sitelerinde neler var neler yok inceleyelim.
HADİ TANIŞALIM
Pek çok yönüyle alışılmış ve fakat pek çok yönüyle de bize özel bir hikaye, Mavili Kapı’nın oluşma hikayesi.
Bu blogda ‘biz’ diliyle göreceksiniz yazıları çoğunlukla.
‘Biz’ derken kocaman bir aileyi kastediyorum.
Ama bu yazıyı ben (Senem) yazıyorum, bizim adımıza, hepimizin adına…
Annem ve babam, biz (ben ve erkek kardeşim) kendimizi bildik bileli televizyon sektöründe çalışıyorlar.
Annem TRT’nin ilk yönetmenlerinden, İÜ Radyo Televizyon bölümünde hocalık yapmış bir televizyoncu.
Babam, Türkiye’nin ilk canlı yayın araçlarını kurmuş ve özel televizyonların kurulduğu dönemde teknik altyapıda ilkleri gerçekleştirmiş bir televizyoncu.
Canlı yayınlar, televizyon dizileri, reklam-tanıtım filmleri, editing stüdyoları… bu ortamın içinde doğup büyüdük.
Haliyle ben de üniversite yıllarında heveslendim ve daldım aynı deryaya. (Kısmen de olsa kardeşim de)
Arası çoook uzun hikaye ama kısaca söylemem gerekirse gerçek bir sevgi ve tutku ile yaptık yıllarca işimizi.
Sonra biraz tempodan, biraz da içeriğin tatmin edici olmayışından, tv programları ve reklamlardan uzaklaşıp belgesele yöneldik.
Son on yıldır da yurtdışıda büyük bir kanal için belgesel filmler hazırlıyoruz.
Çok da seviyoruz işimizi…
Ama!
Ama bu sırada hayatımızda bazı değişiklikler oldu.
Önce kardeşimin sonra da benim çocuklarımız doğdu.
Hayatımızda artık; sağlıklı beslenme, katkısız, zehirsiz vs. gibi kelimeler kullanılmaya başlandı.
Okudukça bunaldık, bunaldıkça daha çok araştırmaya başladık, araştırdıkça değiştik… derken, şehirdeki hayat boğmaya, üzmeye başladı.
Tam bu noktada çok radikal bir karar verdik, İstanbul’un göbeğindeki 3 katlı müstakil iş yerimizin binasını sattık!
Hiç kolay değildi bu kararı vermek ama bugün değilse ne zaman yapacaktık?
Evet sattık ve İznik gölü kenarında küçük, mütevazi bir toprak parçası aldık, oraya evimizi yaptırdık. Ve ‘Mavili Kapısını’ elbette
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!