Bitlis'te bir Çevgan Meydanı vardır. Evliya Çelebi anlatır Seyahatnamesi'nde. Burada bir Asya geleneği olan Polo-Çevgan oyunun atlarla ve çevgan sopasıyla oynandığını söyler.
Çevgan ne ki diye araştırırken Yezid'in Hz. Hüseyin'in mübarek başları ile oynadığı sopanın isminin çevgan olduğunu öğrendim. Muharrem ayı vesilesi ile Kerbela Trajedisi karşısındaki hislerimi yazmak istiyordum, çevganın ucu sanki yüreğime saplandı...
***
Hz. Hüseyin, 72 yareni ile çıkmıştı yola alemlere rahmet olarak gelen dedesinin mesajlarını zalim idareye haykırmak için........
Susuz bırakıldılar..............
Ve katledildiler.
Ne oldu?
Hz. Peygamber, Hz. Peygamberin getirdiği din, ehli beyt, ehli beyt ahlakı silindi mi yeryüzünden?
Bir zamanlar dünyayı kasıp kavuran siyasetçiler, diktatörler, sanatçılar, şarkıcılar ya hayattayken ya da ölümünün hemen ardından dünyadan silinip giderken Hz. Hüseyin'in katli ile peygamberi nefes dirildi adeta!
Kerbela Trajedesi bir katl olayından mı ibarettir?
Dünyada bir benzeri var mıdır?
Dünyanın herhangi bir yerinde o millete, ümmete gönderilmiş peygamberinin torunu bu kadar vahşice katledilip, çoluğu çocuğu ellerine zincir vurularak yüzlerine tükürülmüş müdür?
Nedir Hz. Hüseyin'in suçu?
Hani der ya erenlerden biri "bir ölür bin diriliriz" diye işte Kerbela katliamı bu cinstendir.
Kerbela Çölü'nde 72 şehit verilmiş, bu şehitler, (ben sadece Türkçe edebi mahsulleri biliyorum) Vaka-i Dil-i SÛzi Kerbela, Haber-i Kerbala gibi Türk edebiyatında onlarca remiz ve mazmun olarak dirilmiştir. Hz. Hüseyin'in şehit edildiği günden itibaren onun ve ehli beytin hayatı efsanevi ve menkıbevi bir hüviyet kazanmıştır. Kerbela Kültü oluşmuştur. Mersiyeler, manzumeler, makteller yazılmış Al-i Aba sevgisi gönüllerde diriltilmiştir. Bu kadar da değil: bu türler, folklor ve musukiye intikal etmiş, tekkelerde yüzlerce yıl yankılanmış, en güzel türküler, ilahiler, deyişler teşekkül etmiştir. En değerli göz yaşları peygamber aşkıyla Hz. Hüseyin'e ve ailesine dökülmüştür. Son yüzyılda ise bu elim hadiseyi konu alan hikaye ve romanlar kaleme alınmıştır. Belki ileride bu hadiseyi evrensel ölçülerde sinemaya aktaracak sanatçılar çıkacaktır.
Buna karşılık bu katlin emrini veren Yezid, hakaret mazmunu haline gelmiştir. Düşünsenize Anadolu ve Ön Asya'yı kan deryasına çeviren Timur dahi Hz. Hüseyin'in türbesine yaklaşamamışken, Fırat kenarından dönmüşken, Hz. Peygamber'in kokusu hala dünyadayken, ayakkabıları onun sıcaklığıyla durarken gözünün nuru ailesi katledilmiştir. Yezid'in kaderi buymuş demek ki ona eline çevganı alıp mübarek başla oynamak düşmüş. Ya da o bunu seçmiş diyelim.
Benim kelimelerim yetmiyor bu trajediyi yazmaya ama Kerbela hadisesi, bir aşuraya, bir hicri yılbaşına kurban edilemeyecek kadar trajik sonuçları bakımından çok yönlüdür.
Sözü ehlibeyt aşkıyla gönlü yanan şairlere bırakalım:
FUZULİ'den
Ey Kerbelâ acılarının belâlısı Hüseyn!
Ey Kerbelâ belâlarının müptelâsı Hüseyn!
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!